içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Psikolojik üstünlük savaşı

Sevgili dostlar,

Türkiye 31 Mart yerel seçiminin artçı sarsıntılarını yaşamaya devam ediyor. İlk seçim yenilgisini yaşayan AKP'de sorumlu arayışı sürerken seçimi kazanan CHP'de de hareketlilik var. Bugüne kadar her girdiği seçimden zaferle çıkmaya alışmış Erdoğan, sekiz yıl sonra ilk kez mağrur tavrını terk edip muhalefete randevu verdi. 2 Mayıs'ta iki lider AKP Genel Merkezi'nde buluştu. Görüşmenin görkemli Başkanlık Sarayı yerine parti merkezinde olması, sosyal demokratların Erdoğan'la "parti lideri" sıfatıyla görüştüğünün işaretiydi. Erdoğan, kabul etmek zorunda kaldığı bu koşulun intikamını kendince bir başka işaretle aldı: Görüşmede CHP lideri Özgür Özel'le karşılıklı oturmak yerine, onu sağ yanında farklı bir koltuğa oturttu. Soluna da boş bir koltuk koydurttu. Böylece, "eşit değiliz, ben Cumhurbaşkanıyım. Bu da 'görüşme' değil, 'kabul'" mesajı vermeye çalıştı.
  Ancak bu psikolojik şifreler savaşının gizleyemediği bir gerçek var: Erdoğan'ın süngüsü düştü. Yöneylem Araştırma şirketinin son anketi, CHP'nin seçim başarısının yerel ve geçici bir zafer olmadığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, bugün seçim olsa CHP yine birinci parti çıkacak. Aynı araştırmadaki "Türkiye'nin sorunlarını hangi parti çözer" sorusuna "CHP" diyenlerin oranı da AKP diyenlerden fazla çıktı.

 CHP'nin yeni lideri Özgür Özel, bu yükseliş eğilimini korumak için hatasız ilerlemeye çalışıyor. 1 Mayıs'ta Erdoğan'ın emriyle kapatılan Taksim Meydanı'na işçilerle birlikte girme teşebbüsünden vazgeçti. Muhtemelen doğacak gerginliğin iktidarın işine yarayacağını ve 2 Mayıs'ta Erdoğan'la yapacağı görüşmeyi zora sokacağını hesapladı.
 Zirveden iki taraf da memnun ayrılmışa benziyor. Hatta Erdoğan, CHP'ye karşı ziyaret yapacağını açıkladı. Erdoğan'ın yumuşama görüntüsünün iktidarını korumak için kurduğu bir tuzak olduğunu düşünen geniş bir kesim var. CHP'nin bu tuzağa düşmesinden endişeliler. CHP merkezi ise daha çok Erdoğan'a sundukları talepler listesinden sonuç almaya odaklanmış durumda... Görünen o ki önümüzdeki dönem, iktidarla muhalefetin psikolojik üstünlük savaşı ile geçecek.

BİZE DAİR

Açık toplum olmayınca siyasi iklimi anlamanın yegâne yolu, küçük işaretlerden sonuçlar çıkarmak oluyor. O yüzden mesela demokratik bir ülkede son derece normal olan Cumhurbaşkanı-ana muhalefet lideri görüşmesi, Türkiye'de olağanüstü bir gelişmeye dönüşebiliyor.
Şimdi gözler, CHP liderinin ısrarla gündeme getirdiği Osman Kavala ve Gezi davasının diğer tutuklularında... Özgür Özel, bu siyasi davalarda Türkiye'yi mahkûm eden AİHM kararlarına uyulmasını istiyor. İktidar partisi ve medyası içinden de "Artık AİHM kararlarına direnmeyelim" yönünde mesajlar geliyor. Bu yakınlarda verilecek bir tahliye kararı, Saray'ın taktik değişikliğine somut kanıt oluşturabilir. Ancak Erdoğan'ın önce aşırı sağcı ortağı MHP'yi ikna etmesi gerekecek.
 Seçim sonrası değişen iklime bir küçük örnek de benden: Kitap ve belgesellerim uzun süredir Türkiye'de yasaklıydı. Geçenlerde Ankara'da düzenlenen "İşçi Filmleri Haftası"nda bir belgeselimi göstermek istediklerini söylediler. Memnuniyetle izin verdim. 6 Mayıs 1972'de idam edilen üç devrimciyi anlatan "Delikanlım" belgeselimiz, 5 Mayıs Pazar akşamı, Ankara'da gösterildi. Rüzgârın değişmekte olduğuna yeni bir işaret mi? Göreceğiz.
  Hepinize iyi haftalar.

 Can Dündar

 

Bu yazı 1361 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum