içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Muhalifsiz bir dünyaya doğru

TÜRKİYE'YE DAİR

    Hep aynı senaryo: Bir rejim muhalifi ortaya çıkıyor; otokrata meydan okuyor. Dünya destekliyor, otokrat öfkeleniyor. Gün geliyor, otokrat muhalifi ortadan kaldırıyor. Dünya ayağa kalkıyor; otokrat, sessizce tepkinin yatışmasını, cinayetin unutulmasını bekliyor. Çünkü biliyor ki, daha önce hep öyle oldu; yine öyle olacak.
    Kremlin'i ağır bir biçimde eleştiren gazeteci Anna Politkovskaya asansörde vurulduğunda yükselen tepkiler sonuç verdi mi?
    Suudi sarayına muhalefet eden gazeteci Cemal Kaşıkçı, İstanbul'daki konsoloslukta parçalara ayrılıp yok edildikten sonra hesap soruldu mu? Erdoğan, Suudi rejimine, "Cesedi nerede, bizi ahmak mı zannediyorsunuz" diye sormuştu. Sonuç? Erdoğan birkaç yıl sonra "katil" dediklerini ziyarete gitti, dava dosyası da Suudi yönetimine devredildi.
    Şimdi bir başka rejim muhalifi Aleksey Navalni için ayakta dünya... Putin'in en dişli siyasi rakibi, önce sinir gazıyla zehirlendi, ölmeyince Rusya'nın uzak bir köşesindeki cezaevinde "aniden öldüğü" açıklandı.
    Tabii bu sadece onların ebediyen susturulması anlamına gelmiyor, Türkiye'de Selahattin Demirtaş'tan, Belarus'ta Sergey Tsihanouski'ye, İngiltere'de Julian Assange'a kadar hapisteki diğer rejim muhaliflerine yönelik de bir ölüm tehdidi anlamına geliyor. Bunun da ötesinde, rejime karşı çıkmaya yelteneceklere peşinen "Sonunuz ölüm olur" mesajı içeriyor. Buna rağmen demokratik dünya, kınama dışında bir tepki gösteremiyor; siyasi, askeri, stratejik  ya da ekonomik nedenlerle otokratlarla işbirliğine devam ediyor.
     Bu hafta, Amerika'nın savaş suçlarını deşifre eden Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'ın final duruşması var. İngiltere, Assange'ı ABD'ye iade edip etmemeye karar verecek. Stella Assange, geçen haftaki basın toplantısında, hakkında 175 yıl hapis istenen eşi için verilecek iade kararının ölüm anlamına geleceğini açıkladı.
     Böyle bir dünyada baskı rejimleri yenilip adalet tesis edilebilir mi?

BİZE DAİR

    Bu "Pazartesi Mektubu"nu, Londra'dan yazıyorum. Salı ve Çarşamba günü Julian Assange'ın duruşmalarını izleyeceğim. DW ile iki yıldır hazırladığımız "Guardians of Truth" belgesel serisinin dördüncü bölümü, Assange'ı konu alıyor. Kişiliği ne kadar tartışmalı olursa olsun, Assange'ın yayınladığı belgeler, Amerika'nın Irak ve Afganistan'daki savaş suçlarını ortaya sermesi açısından tarihi önemdeydi. Halkın bilme hakkı, medyanın bildirme hakkı, hükümetlerin kirli sırlarını saklama telaşına kurman edilmemeli...
 Hepinize iyi haftalar...

 

Can Dündar

 

Bu yazı 3297 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum