Araştırmacı yazar Erdal Yıldırım Alevilikte Hızır kültünü yazdı
Araştırmacı yazar Edral Yıldırım, içinde bulunduğumuz Hızır Ayı nedeniyle bir yazdı kaleme aldı. Yıldırım: Hızır'ın Alevi yolu ve inancında darlığın, yokluğun, zorluğun ve tükenen umudun çaresi, aman dileyenlerin yoldaşı, yardımcısı ve sığınılan son liman, mitolojik bir kahraman" olduğunu ifade ediyor.
WELG - Yazar Yıldırım: Hızır, Alevi yol inancında darlığın, yokluğun, zorluğun ve tükenen umudun çaresi, aman dileyenlerin yoldaşı, yardımcısı ve sığınılan son liman, mitolojik bir kahramandır. O, her yerde hazır ve nazır, tüm çaresizliklere derman, ismi her daim dilde, yürekte olan özel ve yüce bir varlıktır. Hızır ölümsüzdür. Bu sebeple Alevi yolunun tüm diğer kutsal sözcüklerinden daha çok söylenir.
Hızır her derde, her soruna, karda kışta ve türlü türlü donlarda (giysilerde), bazen uçarak, bazen koşarak gelen ve çare üreten, doğaüstü, insanüstü yeteneklere sahip, Alevi inancına göre Hakk’ın yeryüzünde insan cemalindeki yansımasıdır. Hızır için verilen unvan o kadar çoktur ki; O, hem denizlerin, ırmakların üstündekidir. (Xızıre Sere derya u denguzan). O, hem kelekleri, hem gemileri yüzdürendir. (Xızıre Sere kelek(9) u keştiyan.(10) O hem de her zor koşulda, fırtınada, tipide, açlıkta, yoklukta, ihtiyaç duyulduğu her yerde olan, hem yola ve yolcuya da yoldaş olandır.
Hızır’ın uğradığı, çağrıldığı evde, ocakta, köyde bolluk, bereket olur, huzur ve sağlık olur. Oraya dert, tasa, yokluk ve hastalık girmez. Adına niyaz edilen kömbe, çörek, lokmalar kutsaldır. Hızır kurtaran, koruyup kollayan, çare olan, karanlıkları aydınlatan, zalime direnen, her soruya yanıt olabilen bilgeliğin, ölümsüzlük sırrına ermiş insan-ı kâmildir, yaratıcılığın, Hakk’ın simgesidir.
Ozan (Âşık) İhsani bir türküsünde Hızır için;
“Haksın ve Hakk’ın varlığı Aydınlat bu karanlığı Zalime göster darlığı Yetiş ya Bozatlı Hızır,”diye seslenip karanlıkları aydınlatmasını ve zalimlere direnmesini ister.
Hızır, her şeyin sahibidir de aynı zamanda. Dağların, nehirlerin, göllerin, geçitlerin, suların da sahibidir.
Alevilerin yaşadığı bölgelerde, özellikle de Dersim ve Koçgiri coğrafyasında Hızır’ın adıyla anılan, ona atfedilen mekân, dağ, göl, vadi, ağaç isimleri kutsal kabul edilir.
Hızır Gölü (Golla Xızır, Gole Xızır), Hızır Köprüsü (Pırra Xızır, Pırde Xızıri), Hızır Mekânı (Mekâna Xızır, Mekâne Xızıri), Hızır Yolu (Riya Xızır, Reya Xızıri) ifadelerine rastlarız.
Pir Sultan Abdal der ki: “Binbir adı vardır birisi Hızır, / Nerede çağırsan orada hazır.” Alevi coğrafyasında, Dersim’de, Koçgiri’de, sabah güneşin doğuşuyla birlikte Aleviler yüzlerini güneşe dönüp (Kürtçe-Kurmanci) diliyle ‘Yetiş ya Hızır’ diyerek medet umdukları, her durumda seslendikleri Bozatlı bir uludur.
“Ya suwarê peşiya ro helatê, Ya Xızıre ser kelek û keştiyan, Ya melekê dı ser herdê û ezmin Ya hiva zerî Ya Heq, Ya Eli, Ya Pir! Ya Xızıre Kal, Tu ji mera bibe Reyber û Heval.”(11)Keza Dersim, Varto, Bingöl, Erzincan, Elazığ ve Sivas’ta Zazaca konuşan Aleviler, anadilleri için, “Bizim Dilimiz Hızır Dilidir” demek olan, “Zone ma zone Hızırıyo” derler. Hızır, evlere beyaz giysiler içinde, aksakallı, bastonu elinde yaşlı bir bilge, yayan ya da bir boz atın üstünde, bazen bir yolcu, kimi zaman bir yabancı gibi habersiz mihman olur. Hızır’ı mihman etmek çok önemli bir dilek olup, değerli konuklar için “Hızır’ın misafiri” ifadesi kullanılır ve her gelen misafire Hızır’dır denir ve kapıdan geri çevrilmez.
Aleviler, günlük yaşam içindeki bir işe başlarken, bir yolculuğa giderken, sorunlu bir durumla, olayla karşılaşınca ya da bir mutlu işe koyulurken de “Ya Hızır” diye seslenir ki, bu Hakk’a seslenmekle eşdeğerde, eşanlamdadır.
Hızır Günleri - Hızır Orucu
Alevi inancında, 21 Aralık gününde başlayıp 21 Mart Newroz ile biten günlere Çılle (Zemheri), Çılle Ayları(12) denir. Zemherinin bitiş tarihi olan 13 Şubat’la birlikte Hızır günleri başlar.
1. ÇILLE, 21 Aralık’ta başlar şubatın ilk haftası sonu biter. Bu aya Gağan Ayı denir.
2. ÇILLE, şubat ayı başlarında başlar, 21 Mart’a kadar olan süreyi kapsar. Alevi inancında şubat ayı Hızır ayıdır. Dersim bölgesinde ise Hızır ayı, ocak ortasında başlayıp, şubat ayı ortasına kadar devam eder.
3. ÇILLE, 21 Mart’ta gündüz ile gecenin eşitlendiği, baharın gelişinin müjdecisi olan Newroz bayramıyla başlar, 5-6 Mayıs’ta Hıdırellez bayramıyla sona erer.
Hızır olgusu ve kültü, Türkmenistan, Azerbaycan gibi Türki cumhuriyetlerde, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Mısır gibi Ortadoğu ülkeleri, Fas, Cezayir gibi Kuzey Afrika ülkeleriyle Arnavutluk ve Makedonya, hatta tüm Balkanlar’da ve Anadolu’da yaşanıyor / yaşatılıyor. 6 Mayıs günlerinde bu coğrafyalarda Hızır ve İlyas adlarının birleşimi ile Hıdırellez, binlerce yıl öncesinden beri gelen bir bayram olarak kutlanır.
Şubat ayındaki Hızır günleri, Alevi Kızılbaş kültürünün en önemli günleridir. Bu günlerde Hızır’ın kendi taraflarında dolaştığına inanan Aleviler, 13, 14, 15 Şubat’ta 3 gün (bazı klanlarda şubatın 2. perşembesinden başlayıp 7 gün oruç tutarlar) Hızır orucu tutarlar. Oruç gece yarısından itibaren ertesi günün akşam gün batımına kadar devam eder. Üçüncü günün sonunda pişirilen kömbe, niyaz ve lokmalar konu komşuya pay edilir ve Hızır Cemi yapılır.
Hızır günlerinde yemek olarak babuko,(13) bıcık(14) ve bulgur pilavının yanında buğday, sac üzerinde kavrulup soğutulur, sonra dıstar(15) denilen taştan el değirmeninde un haline getirilip sıcak suda hamur haline getirilen ve adına ‘Hızır Kavutu’ denilen kavrulmuş ve öğütülmüş buğday irmiğinden sade bir helva yapılır. Bu helva tepsiye konarak ortası derinleştirilir ve bu orta kısma şerbet veya süzme bal eklenir. Sonra da, üstüne eritilmiş tereyağı dökülüp kaşıkla yenir.
Hızır günlerinin önemli geleneklerinden biri de, genç kız ve erkeklerin orucun son gününde su içmeyip bir dilekte bulunarak yatmalarıdır. Bu durum, suyu rüyalarında kimden, nereden içtikleri, kısmetlerinin nerede olduğu ve Hızır’ın kendilerine yardımcı olduğuna ilişkin inançtan kaynaklanır.
Kureyşan Ocağı evlatlarından Musa Kâzım Engin, Alevi Kızılbaşlar Hızır’a, “Hem tarihsel, hem inançsal ve hem de mitolojik bir kimlik olarak ortaya çıkan, (….) en güzel kavramlarla belleklere kazınan ve sürekli yaşatılan, yaşatılmakta olan ulu kişilerin kimliğini yüklemiştir” der. Engin, “Hızır, bütün inanç çağlarını kendi özetinde sunan bir simge olarak Tufan’da, Gılgameş’ın esrarlı sularında, dağlarında, ormanlarındadır. O, Ahura Mazda’daki Kutsal Beyaz Ruh, Supaniler’in gökleri izleyen tanrısı Haldi, gökteki kutsal ruhu Homa, şimşeklere binen hız tanrısı Teişeba, Hurrilerin fırtına tanrısı Teşup, İran’da Ab-ı Hayat içen Behruz, Hıristiyanlıktaki Nikolaus, Aleviler için Bozatlı Hızır’dır” diye devam eder. Hızır günleri ve Hızır lokması bütün bu yazılanların ötesinde toplumsal dayanışmanın ve paylaşmanın en önemli sembolüdür.
Açıklamalar:
9 - Kelek, Kürtçe bir sözcük olup, bir çeşit ırmak taşıtıdır. Kesilen keçilerin derilerinden yırtmadan yüzülmesinden meydan gelen tulumların şişirilmesi ve bunların birbirine bağlanmasından sonra üzerlerine çekilen direklerden oluşan bir tür sal demektir
10 - Keşti, Kürtçe ‘Gemi’ demektir.
11 - Ya güneşin önündeki güneş / Ya kelek ve gemilerin Hızır’ı / Ya yerde ve gökteki melek / Ya altın ay / Ya yaşlı Hızır / sen bize Rehber ve yoldaş olasın!
12 - Çılle: Kürtçe ‘Kış mevsimi’, aralık, ocak, şubat, mart ayları
13 - Babuko, Kilora Sir, Sîr, Zêrvet: Sivas, Dersim, Erzincan, Elazığ, Bingöl, Kayseri çevresinde kömbenin orta kısmının oyulup, içinden çıkarılan parçaların oyulan kısma konulması, üzerine de tuzlu tereyağı ve sarımsaklı yoğurt kıvamlı ayran eklenmek suretiyle hazırlanan yiyecek. Tereyağı şerbetle karıştırılarak soslanırsa babuko, ortası oyularak servis edilirse Zervet denir. Bu hamur yemekleri bazı bölgelerde farklı da yapılmaktadır.
14 - Bıcık: Dersim yöresinde yapılan bir tür Hızır böreği.
15 - Dıstar: El gücüyle çalıştırılan buğday, baharat ve keven öğütmeye yarayan bir tür küçük değirmen.
@welgmedya.com
Tarih: 24-01-2022